gezi
380
İstanbul... İnsanın nefesini kesen,
sevmem dediğini sevdiren, en
çılgın, en mükemmel ve en
tarih kokan şehir… İstanbul’un
en İstanbul hali şüphesiz
Beyoğlu’dur. Tarih boyunca tüm
insanlığı kucaklamış ve çekim
merkezi haline gelmiş kozmopolit
semtlerdendir Beyoğlu…
Tarih Boyunca Tüm İnsanlığı Kucaklamış En Modern Semt
“Beyoğlu”
Yazı: Nisan Çevikkan Fotoğraflar: Mert Can Alşahin
Biliyorsunuz çağımızın hastalığı yalnızlık hissidir.
Bu açıdan eğer kendinizi yalnız hissederseniz çıkıp
İstiklal’de yürümeniz bile aslında yalnız olmadığınızı
size gösterecektir. Farklı bir havası vardır. Her tarzdan,
her görüşten insanı bir arada görebilirsiniz… Ticaret ve
eğlencenin merkezidir. Ama en güzeli sokakları tarih ve
sanat kokar…
Bu gezimde hepimizin çok iyi bildiği, İstanbul’un mer-
kezi konumunda olan Beyoğlu’na gitmeye karar verdim.
Tarihi yarımadanın ve Haliç’in karşısında gelişen bölge,
Orta Çağdan itibaren Yunanca “karşı yaka” anlamına
gelen “Pera” adıyla anılıyor şimdilerin Beyoğlu’su…
Beyoğlu ismi de, o dönemlerde önemli bir zatın oğlunun
tünel civarına yerleşmesi ile “Bey oğlunun konağı”
olarak anılmaya başlamasından geliyor.
Ulaşımın her yerden kolay olduğu Beyoğlu’na gitmek
üzere foto muhabiri arkadaşım Mert Can Alşahin ile
yola çıkıyoruz. Bize göre Beyoğlu’na metro ile gitmek
ise en doğru seçenek. Gezi planımıza göre İstiklal
Caddesi’nde güzel bir yürüyüş gezimize başlayacağız.
Zira İstiklal’de yürümeden o havayı solumadan olmaz.
Metroda Taksim durağında iniyoruz. Şansımıza müthiş
bir hava var. Oksijeni içimize çeke çeke yürüyoruz. Doğa
bugün bize doyasıya gezmemiz için bir fırsat verdi.
İşte İstiklal…
İstiklal’de yürümeye başlar başlamaz etnik sokak
sanatçıları karşılıyor bizi… Onlarla yaptığımız mini bir
keyiften sonra tekrardan yolumuza koyuluyoruz. Etrafta
yerli ve yabancı turistleri yılın her mevsimi görmek
mümkün. Yolda yürürken “buyurun, mekanımız çok
güzeldir. 3 fal 10 TL” diye seni mekana çekmeye çalı-
şanlar ya da bir şeyler satmak isteyen insanlarla sık sık
karşılaşıyoruz. Normalde olsa belki rahatsız olacağı-
mız bu yaklaşımlar burada olağan geliyor. Ve açıkçası
hoşunuza bile gidiyor. Burada herkes kendi halinde,




