gezi
242
Füniküler ile tepeye çıkıp temiz havayı içe çek-
menin değeri paha biçilmezdi! Tepeden Tiflis’e
bakarken kiliseler altından parlak rengini çalan
çatılarıyla üzerlerine gelen güneş ışınlarını yan-
sıtarak kendilerine bakanlara güzel bir manzara
sunuyordu.
Mtatsminda Tepesi’ne çıkıp kocaman dönme dola-
ba binmeden de dönülmemeliydi. Dönme dolap
öylesine büyüktü ki, içine binince yavaş yavaş
gıcırdayarak hareket eden bu alet, tam tepeye
çıktığında rüzgarın uğultusuyla biraz sarsılsa da
manzara ile doyan gözler, adrenalini bastırıyordu.
Bir tarafa baktığınızda Tiflis şehrinin binalarının
çatıları ve şehri ikiye ayıran Kura Nehri, diğer
tarafa baktığınızda ise yemyeşil ve aralara serpişti-
rilmiş pembe şekerlemeleri andıran erguvanlar ile
insanın içi açılıyordu.
Dönme dolaptan sonra ise park gezintisi esnasın-
da karşılaşılan çocuk parkındaki hamakta keyif
yapmak mı? Kaçırılmaması gereken bir diğer
etkinlikti.
Füniküler ile tepeden indikten sonra ise yine
yokuş bekliyordu beni. Yol üzerindeki binalar ise
Rustaveli Caddesi’nin aksine eski mi eski ve hatta
baston görevi gören kütüklerle, çubuklarla destek-
lenerek yıkılmaya yüz tutmuş halleriyle Tiflis’teki
tezatlığın resmini sundu bana.
Tiflis’te dikkat çeken bir diğer nokta da paslanmış
boruların derme çatma bir şekilde kaynakla birbiri-
ne tutturularak, diyelim ki bir direk çıktı karşısına,
projesiz - plansız direğin çevresinden dolandırarak
evden eve girmesi oldu. Bu borunun ne olduğunu
sorduğumda ise aldığım cevaba “Vallahi önlem
almadan Allah’a emanet yaşıyorsunuz” yorumunu
yapmam bir oldu. O boruların içinde gaz varmış ve
bizdeki gibi yerin altından geçene kadar dışarıdan
kaynakla birbirlerine tutturarak uzatmayı uygun
bulmuşlar. Bir araba boruya çarpsa ya da çocuğun
biri boruya asılsa borunun kopması an meselesiydi.
Bir Litrelikler Yetmiyor!
Derme çatma evlerin olduğu mahallelerden geç-
tikten sonra “modern” diye tabir edilen binalarla
dolu, tertemiz sokaklı Freedom Square’e (Özgür-
lük Meydanı) ulaştım. Meydanın tam ortasında
turistler düşünülerek “Bilgi Merkezi” noktası
açılmıştı. İçeri girdiğinizde akıcı İngilizcesi ile sizi
bilgilendiren elemanlar sayesinde nerede ne yapa-
cağınızı da iyice öğreniyordunuz.
Yürüyüş, kültürü tanıma, bilgilenme derken kar-
nımdan gelen seslerle acıktığımın farkına vardım.
Gürcistan mutfağı hamur ve et ağırlıklı bir mutfak-
tı. Et sade yenilmiyor, daha önceden yemediğim
soslarla tatlandırılıyordu.
Meydanın tam ortasında turistler
düşünülerek “Bilgi Merkezi” nokta-
sı açılmıştı. İçeri girdiğinizde akıcı
İngilizcesi ile sizi bilgilendiren ele-
manlar sayesinde nerede ne yapaca-
ğınızı da iyice öğreniyordunuz.




