gezi
240
P
asaport kontroldeki memurların hepsi
kadındı. Ben nüfus kağıdıyla geçiş yerine,
pasaportla geçişi tercih etmiştim. Nüfus
kağıdıyla geçeceklerin ise Türkiye’de sınırda
doldurdukları formun mutlaka damgalı olmasına
dikkat etmeleri gerekiyordu. Çünkü önümdeki bir
çift doldurdukları formu damgalatmadıkları için
nüfus kağıtlarıyla bekletilmişlerdi. Sonrasında
onlara ne oldu bilmiyorum.
Pasaport kontrolden çıktıktan sonra danışmaya
gidip Atlasglobal servisini sordum. Bilmediklerini
söylediler. Havaalanının dışına çıkıp Atlasglobal
servisini aramaya başladım. Alanın bir ucundan
diğer ucuna deli dana gibi koştururken yolumu
taksi şoförleri kesip pazarlık yapmak için kollarını
sıvıyordu. Sonunda pes edip tekrar havaalanına
girdim. Sora sora Atlasglobal’in bankosunu bul-
dum. Servis aracını sorduğumda, aracın bir dakika
önce kalktığı bilgisini aldım. Bir dakika önce
havaalanını tavaf ettiğimi, danışmaya sorduğumda
bu hizmeti bilmediklerini, bunun mümkün olma-
yacağını söyledim. Kısacası o hiç göremediğim
servis aracı gerçek miydi hayal miydi, yoksa şehir
efsanesi miydi bilemedim. Belki de bu macerada
Gürcistan’ın
Kalbi Tiflis
Başak Seren Muyan
İçimden bir ses, “Haydi gidelim” deyip duruy-
ordu. “Nereye gidelim?” diye sorduğumda ise
sessiz kalıp her yere gidebileceğinin mesajını
veriyordu. Ruhum öyle bir göçebeydi ki,
bedenimi de kendine benzetmiş, sürekli bir
yerlere gitme isteğini altları kaşınan ayaklarım
aracılığıyla haber veriyordu. Gideceğim yer
Türkiye’nin doğusunda, vizeyi geçtim pasa-
port bile istemeyen bir ülkeydi. Dünyanın en
pahalı pasaportlarından biri benim olsa da,
bu pasaportla vizesiz gireceğim ülkeler sınırlı
sayıdaydı. Biraz bilmece gibi oldu ama gittiğim
ülke hangisi miydi? Tabii ki Gürcistan! 1 saat
50 dakikalık uçuştan sonra gece Tiflis havadan
öyle güzel görünüyordu ki… Şehri mükem-
mel ışıklandırmışlardı. Uçağın penceresin-
den baktığımda Sameba Katedrali’nin sarı
ışıklandırması göz kırparak beni selamlıyordu.




