haber
178
Yıllar önce sektörel bir toplantıda o senenin Mevlana’nın 800. Doğum yıldönümü olduğundan bahis
açıp mesela aynı temalı bir mobilya tasarım yarışması düzenlenemez mi ya da hiç olmazsa bir sehpa
dahi yapılamaz mı diye safça önermiştim. Sektörün önemli isimlerinden birinin “Mevlana ile mo-
bilyanın ne ilgisi var, sektörü bilmeden tüketici gözüyle konuşma” diye beni paylamasına ne kadar
üzülmüştüm. O toplantıda olan isimlerden ve aynı görüşte olmadığını hissettiğim birisi birkaç ay
sonra katıldığı bir fuara beni davet edip muhakkak gel sana bir sürprizim var demişti. Gittiğimde
standını bizzat gezdirdikten sonra beni bir prototip sandalye-koltuk karşısına getirdi. Gözlerim ışıl-
dadı. Önümde etekleri tennure görünümlü, adeta bir semazeni heykelleştirmiş bembeyaz bir duygu
ve emek yansıması vardı. O gün Özcan Ata çok satılacak bir ürün olması niyetiyle değil bir saygı
duruşu için standının en özel yerini Mevlana’ya ayırmıştı.
“...Gözlerim
ıûı
ldad
ı
. Önüm-
de etekleri tennure görü-
nümlü, adeta bir semazeni
heykelle
û
tirmi
û
bembeyaz
bir duygu ve emek yans
ı
mas
ı
vard
ı
...”




