haber
307
“Bugün sadece İstanbul’da farklı firma ve kurumların desteğiyle önemli sayıda Mobilya AVM
projeleri gündemdedir. Doğru yönetilirse başarılı olabileceğine inandığımız bu tarz projeler
konunun üst yapı bölümüne odaklanırken, başta üretim yerleri ve koşulları ile tedarik zincirinin
yapısı gibi alt yapı ve organizasyon sorunları çözülmeden eksik kalacaktır.“
Nitekim yapısal bir çerçevede değerlendirilecek bir mobilya sektörünün
kısa ve orta vadede ara eleman sorunu, iş ve işçi güvenliği, tasarım-arge-
inovasyon, markalaşma, kümelenme, nitelikli fuarlar, uygun üretim yer
ve koşulları, güncel pazarlama stratejileri gibi alanlarda kaydedeceği
ilerlemeler bu yolda en önemli adımlar olacaktır.
Fakat tüm bunlardan daha önemlisi bir zihniyet değişikliği ve
perspektifimizi yenileme ihtiyacıdır. Uzun uzadıya yazdığımız üzere artık
arkamızdan esen ve biz yürümeye niyet etsek koşturacak güçte bir rüzgâr
yok. Bu rüzgâr önce kesildi. Şimdi ise tam karşımızdan esiyor. Vazgeçme
ya da geri çekilmeyi bir seçenek olarak bile kabul edemeyeceğimize göre
elimizde sadece “rüzgâra karşı yürümek hatta koşmak tek alternatifimiz
olarak duruyor. Unutmayalım rüzgârın lehimize dönmesini bekleyecek
vaktimiz yok. Hatta bir fırtına yaklaşıyor bile olabilir.
Ancak bugüne kadar ülkenin diğer sektörlerinin çok üzerinde büyüyen,
ihracatı ithalatını neredeyse üçe katlayan, en az ithal girdi ile mamul madde
üreten sektör olan mobilyanın durması beklenmemelidir. Her şeyden
önemlisi müthiş bir girişimci kitlesi dünyanın her yerini pazar olarak
görecek kadar uƨu açık ve enerjik. Ayrıca çok değerli bir zanaatkâr gelenek
var ki endüstri-tasarım ve pazar arasındaki bağın en önemli çimentosu
olarak bizi öne çıkarıyor. Tabii son yıllarda yapılan muazzam teknoloji
yatırımları ile seri ve standart üretim yapan firmalarımızın küresel piyasada
güçlerinin artması da olumlu bir faktördür.
Türk mobilya sektörü olumlu-olumsuz tüm ihtimalleri göz önüne
alarak yeniden bir değerlendirme yapmak ve bunun sonunda
gerekirse rüzgâra koşmak için hazırlıklılarını tamamlayacaktır.




