haber
303
sektörün zirveden yere çakılması örneği
dikkatle incelenmelidir. Tabii bugün topar-
lanmak için gösterdikleri çaba ve yöntemlerde
dikkatle takip edilmelidir. Fakat esas olan sek-
törün uluslararası dinamikleri gözden kaçır-
madan kendi öznel çözümlerini üretmesidir.
Hem on beş yıllık bir başarı hikâyesi deyip
hem sorunlara çözüm önerilerinden bahset-
mek biraz tuhaf gelebilir. O yüzden bu on beş
yıla, diğer bir deyişle 2000’li yıllarda mobil-
ya sektörümüze bir göz atalım. Bu sayede
büyüdüğümüz ve tıkandığımız anlara ilişkin
tespitler yapmaya imkânımız olacaktır.
Bir sonraki yıla ilişkin öngörülerimi ve sektörel
tahminleri de içine dâhil ettiğim MOBSAD
Mobilya Sektör Raporu’nda 2008 yılında neler
yazmışız diye bakalım. O günkü şartlarda
2000-2007 arasını nasıl gördüğümüz ve beş
yıl sonrasına ilişkin neler tahmin ettiğimize
bugünden bakınca çarpıcı rakamlar ve yanılgı-
larla karşı karşıya kalıyoruz.
Hikâyenin başladığı 2000 yılında daha iki
yüz milyon dolarlık ihracata ulaşamamış
bir sektörle başladığımız yolculuğumuzun
duraklarındaki rakamlar ilk zamanlar dudak
uçuklatıcı bir hıza işaret ediyor. Hemen
üç sene sonunda 2003’te 400 milyon dolar
sınırını aşan mobilya ihracatı 2005’te 700
milyona dayanmış ve nihayet 2007’de tarihte
ilk kez 1 milyar dolar sınırını aşmış ve artık
devlet gözünde de bir “sektör” olarak algılanır
olmuştu. Bu hız ertesi yıl da devam etmiş ve
1.331.852.475 USD ile 2008 yılı milyar dolar
ihracatın tesadüf olmadığını ispat etmiş
ve beklentileri büyütmüştü. O günden bu
güne yönelik tahminimiz beş milyar dolarlık
ihracat ile dünyada ilk beş içine yerleşebile-
ceğimiz yönündeydi. Yani 2008 yılı rakamları
ışığında ihracatımızın 2016 yılı sonunda tam
dört misli artacağını ve o gün ilk yirmi ülke
içine giremezken bugün ilk beşte olacağımızı
iddia etmiştik. Bu tahminler elbette benim
şahsi tahminlerim değildi. Sektörün önemli
isimlerinin sıkılıkla bir araya gelerek oluştur-
duğu komisyonların çalışmaları sonucunda
paylaşılan hedeflerdi. Lakin o gün yapılan
en büyük hata yukarıda bahsettiğimiz gibi
rüzgârın sürekli arkamızdan eseceği beklenti-
siyle aritmetik, hatta şansımız da yaver gider-
se geometrik büyüme beklentileri üzerinden
konuşulmasıydı.
Filmin sonunu söylemiş gibi olduk ama hepi-
mizin zaten bildiği 2008 krizinin ertesi yıldan
itibaren görülen etkileri ilk etapta planları
bozmakla birlikte çokta endişeye yol açma-
mıştı. Bir milyar dolar rakamının üstünde
kalan yıldan sonra 2010 yılı için 1,5 milyar, 2011
için ise iki milyar diye hedefimizi revize edi-
vermiştik. Oysa gerçekleş-
meler bir türlü bu rakam-
larla uyum sağlamıyordu.
Bu defa revizyon yapıp
2012’de iki milyar dolar
takip eden sene de iki
buçuk milyar doları hedef
olarak ilan ediyorduk. Bu
rakamları nispeten(2013
yılı gerçekleşme 2,2 milyar
USD) yakalayan sonuçla-
ra ulaşılınca sektör yeni
hedef olarak 2023 yılını
önüne koyup 8 milyar do-
lar ihracat rakamını ortaya
attı. Ertesi yılda işlerin iyi
gittiği görülünce 2023 hedefi için 10 milyar
dolar derken bunun ihtiyatlı rakam olduğunu
ve her şey yolunda giderse kolaylıkla aşılabi-
leceğini de ekliyorduk. Sonunda dünyada ilk
yirmi ihracatçı arasına girmiş hatta zaman
zaman ilk 15’te kendimizi gösterip kısa sürede
ilk on içine katılacağımızı hesaplıyorduk.
Oysa yıllar öncesinde yaptığımız tahminlerin
hiçbirinin tutmadığını bir türlü kabul edemi-
yorduk.
Dediğimiz gibi eski hesaplar tutsa bu yıl
beş milyar dolar ihracatla dünyada ilk beşte
olacaktık. Oysa yaşadığımız kriz ve durgunluk
dönemlerine ek olarak küresel ve bölgesel
çatışmaların yoğunlaşması ile hedeflerin
çok uzağında kaldık. Maalesef değil beş, üç
milyar doları yakalamak bile bu sene sonu için
hayalden öteye geçmiyor. Keza ilk beş değil ilk
ona girmek bile hiçte kolay gözükmüyor. Peki,
bunda tek kabahat mobilyacıların ve onların
hayal güçlerinin mi? Elbette bunu söylemek
haksızlık olur. Hepimizin ülke olarak kilitlen-
diği 2023 yılı ihracat hedefimiz olan 500 milyar
dolardan bugün söz eden yok.
Biz sadece ihracat rakamları üzerinden bir
panorama çizmeyi yeterli görerek bu bahsi
şöyle noktalamayı uygun buluyoruz. Maalesef
tıpkı ülkemiz gibi sektörümüzde rüzgârın ar-
kasından estiği dönemde çok iyi performans
göstermiş ancak rüzgârın yönü değişince
tıkanıp kalmıştır. Şunu not edelim ki mobilya
sektörü bahse konu 2000’li yıllarda ülkemizin
diğer sektörlerinin ortalamasının çok üzerin-
de büyümüş, ihracatını ve üretimini artırmış-
tır. Dünya çapında büyüklüğe erişen birkaç
şirkette çıkarmıştır. Fakat tüm bu olumlu
göstergeler yapısal düzenlemelerin destek-
lediği sağlıklı ve sürdürülebilir bir gelişmeyi
işaret etmiyor. Devletin son dönemde ihracata
verdiği destekleri asla görmezden gelmeden
ve URGE gibi önemli proje odaklı çalışmaların
uzun dönemde çok yararlı olacağına inancı-
mızı belirterek bu başarıların her şeye rağmen
hala münferit çabaların sürüklediği sonuçları
getirdiği görülüyor.
Dediğimiz gibi eski hesaplar tutsa bu yıl
beş milyar dolar ihracatla dünyada ilk
beşte olacaktık. Oysa yaşadığımız kriz ve
durgunluk dönemlerine ek olarak küresel
ve bölgesel çatışmaların yoğunlaşması ile
hedeflerin çok uzağında kaldık.




