gezi
336
Tarihe yakından tanıklık etmiş şehirde Milyaç-
ka Nehri kıyısında yürürken küçük köprüler
de yemeğe katılan çeşniler gibi yürüyüşümüze
eşlik ediyordu. Köprüler öylesine küçük ve
mütevaziydi ki bu kendi halinde şehirde tüm
dünyayı etkileyecek bir savaşın çıktığını kimse
hayal bile edemezdi…
Fakat Milyaçka Nehri’nin ortasındaki kendi
halinde bir köprünün üzerinde Avusturya –
Macaristan Veliahtı Franz Ferdinand bir Sırp
Milliyetçisi tarafından öldürülmüş ve birçok
devletin taraf olduğu ya da etkilendiği I. Dünya
Savaşı’nın çıkmasına zemin hazırlanmıştı.
Sen Barışın
Habercisi misin
Güvercin?
Yeşilin ve suyun bol olduğu Balkanlar’da elbette
ki her köşe başında bir çeşmeye rastlamak ola-
sı… Hele Başçarşı Meydanı’ndaki tepesi kubbe
şeklinde, altı tahtalarla örülerek süslenmiş
çeşmeyi anlatmadan hiçbir Bosna Hersek yazısı
tamamlanmış sayılmaz!
Bu çeşmeden su içen bir kere daha Bosna
Hersek’e geliyormuş. Açıkçası o çeşmeden su
içmeden önce “Bir kez daha gelmek için bir ne-
denim olabilir mi?” diye düşünmüştüm. Fakat o
soğuk mu soğuk, tatlı mı tatlı suyu içip de “İşte
bu suyu içmek için gelebilirim” derken buldum
kendimi.
Bir de evcilleşmiş güvercinler benimle birlikte
çeşmeden su içtikten sonra kafamda haleler
çizerek uçmaya başladığında, “Sen barışın
habercisi misin güvercincik?” diye mırıldanmaz
mıyım!




