Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  251 / 260 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 251 / 260 Next Page
Page Background

kitap

Günümüzün askeri tarihçilerinden biri olan Antony Beevor, 20.

yüzyılın önemli savaşlarını ele alarak günümüze uyarladığı son eseri

“Berlin’in Düşüşü 1945” ile yine okuyucularını etkilemeyi başarıyor.

Eski Sovyet dosyalarından yeni elde edilen belgelerin yanı sıra Alman,

Amerikan, İngiliz, Fransız ve İsveç arşivlerinden de yararlanan Beevor,

“Berlin’in Düşüşü 1945”te III. Reich’ın can çekiştiği bir dönemde sıkışıp

kalan milyonlarca insanın farklı deneyimlerini yeniden inşa eder. Kızıl

Ordu ile kuşatılmış Nazi güçlerinin son kez çarpıştığı 1945 Ocak’ında

yaşanan olayların sürükleyici bir portresini sunar. Kuşatma altındaki

bir şehrin umutsuzluğunu ortaya koyarken insanlık ve kahramanlık

anlarını da sergilemeyi ihmal etmez. AntonyBeevor, Stalingrad adlı

kitabının ardından Berlin’in Düşüşü 1945’te de aynı soruyu bir kez daha

sormamıza neden oluyor. “Savaşta kazanan taraf var mı gerçekten?”

Çağdaş Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan

Philip Roth’un “Ve Hayalet Sahneden Çekilir” adlı müthiş romanını

elinizden düşüremeyeceksiniz…

On bir yıl önce terk ettiği New York’a birkaç günlük zorunlu bir ziyaret

için gelen Nathan, yalnız yaşadığı çiftlik evinde kendini bütünüyle

yazmaya adamıştır. Kısacası kitaplarından başka hiçbir şey yoktur

hayatında. Fakat çok geçmeden, mahremiyeti üç koldan ihlal edilecek-

tir. Kentten bir an evvel uzaklaşmak isteyen genç bir çiftin evine talip

olur. İlk edebi kahramanı E. I. Lonoff’un ilham perisi Amy Bellette’le

karşılaşır ve Lonoff’un biyografisini yazmak isteyen hırslı bir edebiyat

tarihçisinin hedefi haline gelir. Nathan Zuckerman’la son kez buluş-

tuğumuz “Ve Hayalet Sahneden Çekilir” her anı dolu dolu bir yolculu-

ğun hüzünlü son durağı...

1970’lerin New York’unu konu alan kent kaosunda

sürdürülen hayatların zorluklarının anlatıldığı heyecan

verici harika bir roman…

Bronx’ta fahişelerle aynı binada yaşayan genç ve radikal

bir İrlandalı rahip, çocuklarını Vietnam savaşında kay-

betmiş acılarına teselli arayan anneler, ölümlü bir araba

kazasına karışan uyuşturucu bağımlısı genç bir kadın

sanatçı, düşkünler ve toplumsal güvenlik ağının çatlak-

larından sızan hayatlar... Colum McCann, 70’ler New

York’unun kaosunda ayrı hayatlar sürdüren insanların

birbirine dokunan öyküleri üzerinden kent yaşamını

acısı ve güzelliğiyle içtenlikle anlatırken dünyaya ve

insanlığa dair dokunaklı ve cesur bir panorama sunuyor.

Devrim sonrası İran da bir grup insanın ta-

mamen değişen hayatlarını konu alan roman

oldukça sürükleyici…

“Nida, Tahran’da Evin Hapishanesi’nde doğ-

du. Bir gardiyan hücrenin kapısında belirip

onu almadan önce annesinin kızını besleme-

sine yalnızca birkaç ay izin verdiler. Şehrin

bir başka kısmında, üç yaşındaki Ümit yemek

masasında oturmuş, parmaklarından yoğurt

damlarken ailesinin gözaltına alınışına şahit

oldu. Tahran’daki hapishaneler acımasızca

ve kanlı bir şekilde temizlendikten yirmi

yıl sonra, Şeyda babasının infaz edilen

mahkûmlardan biri olduğunu öğrendi.

Annesiyle arasında yıllar süren sessizliğin

nedeni olan bu ölüm sadece üzücü bir kayıp

değildi, acı dolu ve korkunç bir cinayetti.”

Onlar Jakaranda Ağacının Çocukları. 1983-

2011 yıllarında, devrim sonrası İran’da geçen

bu ilk romanda tarihin gelgitleriyle bir araya

gelen bir grup anne, baba, çocuk, sevgili,

akraba ve arkadaşın hayatları tepeden tırnağa

değişiyor. En sonunda yıllar sonra geçmişin

acıları ve ülkelerinin belirsiz geleceği nede-

niyle kaçan sonraki nesil yeni protestolarla

politik bir mücadeleye girişiyor.

249

ANTONY BEEVOR

PHILIP ROTH

COLUM MCCANN

SAHARDELİJANİ

Berlin’in Düşüşü 1945

Ve Hayalet Sahneden Çekilir

Dönsün Koca

Dünya

Jakaranda

Ağacının

Çocukları