Table of Contents Table of Contents
Previous Page  362 / 372 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 362 / 372 Next Page
Page Background

kitap

Roma İmparatoru ve

filozof Marcus Aurelius,

“Hepimizinki günübirlik

hayatlar; hatırlayanın,

hatırlanandan farkı yok”

diye yazmış. İşte ünlü

psikiyatr Irvin Yalom da bu

sonsuz varoluşun küçük

bir parçasını işgal eden

günübirlik hayatları, yani

bizi yazıyor. Yalom, yıllarca

üzerinde çalıştığı bu kısa

hikâyelerde hastalarının

mücadelelerini konu ettiği

kadar kendi sarsıntılarını

da anlatıyor ve iki önemli

sorunun üzerine gidiyor:

Kısa da olsa nasıl anlamlı

bir yaşam sürüp her günün

tadına varabiliriz? Ve

kaçınılmaz son olan ölüm

gerçekten ne ifade ediyor?

Farklı kuşaklardan iki

kadının; ana-kızın aile

duvarlarını aşıp paylaşı-

lan bir kimliğe bürünen

hayatları...

Süheyla Çizakça, ço-

cukluğun peltek diliyle

Lülâ... Bireylerin hayatının

toplumların hayatına sıkı

sıkıya bağlı olduğu, gerçe-

ğin sınırlarının kadınlara

sınırsız düşler kurdurduğu

bir çağda İstanbul’da baş-

layan hayatını Anadolu’ya

sürükleyen Lülâ...

Lülâ kendini, kızını ve

okulunu inşa edişinin o

büyülü öyküsünü anlata-

cak; kızı Çiğdem Kağıtçı-

başı da bu öyküyü kendi

cümleleriyle tamamlaya-

cak.

“İnsanın Durumu”, Birinci

Dünya Savaşı’ndan sonra ya-

zılan benzeri pek çok kitap-

tan farklı olarak teknolojiyi

öcüleştirmektense, onu insan

oluş tarzlarının zemini olarak

ele alıyor. İnsanın dünyayı

şekillendirirken kendisini ve

yeni dünyaları nasıl şekillen-

dirdiğini, yaratımın getirdiği

yıkımı ve dramı Faust’un

diliyle anlatıyor. Sosyal bilim-

lerin giderek uzmanlaştığı,

tarihsel çalışmaların mikrola-

şarak birkaç ay veya seneden

öteye konuşmaktan kaçındığı

günümüzde, Mumford biz-

lerle bütüncül bir perspek-

tifin kıymetli eƨârını ve her

şeye rağmen insanın dile-

diğinde adil bir yaşamı inşa

edebileceğine dair yılmak

bilmez ümidini paylaşıyor.

Sanat dersi aldınız ve size

bir çitin nasıl boyanacağını

öğrettiler; ama van Gogh ya

da Picasso’nun resimlerini hiç

göstermediler mi? Ne yazık

ki matematik de işte böyle

öğretiliyor ve bu yüzden de

çoğumuz için boyanın kuru-

masını izlemenin entelektüel

karşılığı hâline geliyor.

Frenkel, matematiğin evrenin

akışına yön verdiğini, şekille-

rinin ve eğrilerinin arkasına

saklandığını, küçük atomlar-

dan en büyük yıldızlara kadar

her şeyin dizginlerini elinde

tuttuğunu yazıyor. “Aşk

ve Matematik”, hayatımızı

zenginleştirmek, dünyayı

ve içindeki yerimizi daha iyi

anlamak, matematiğin gizli

sihirli evrenini keşfetmek için

bir davet.

360

IRVIN D.YALOM

LEWIS MUMFORD

ÇİĞDEM KAĞITÇIBAŞI

EDWARD FRENKEL

Günübirlik Hayatlar

İnsanın Durumu

Lüla ve Ben – Çifte Anı

Aşk ve Matematik