Table of Contents Table of Contents
Previous Page  327 / 372 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 327 / 372 Next Page
Page Background

kültür & sanat

325

“CEVHER” SERGİSİ ESERLERİ HAKKINDA:

Yazı Kutusu

Sadberk Hanım Müzesi’nin nadide eserlerinden biri olan yazı kutusu, Avrupalılar tarafından

üretilip Osmanlı topraklarına gönderilen bir başka eserdir. Benzer bir örneği Topkapı Sarayı

Müzesi koleksiyonunda bulunan ve Sultan Abdülaziz dönemine (s.1861-1876) ait olan bu

kutu, ahşap üzerine gümüş ve bağa kaplamalıdır. Kutunun içinde, asansörlü bir tabla üzerin-

de bulunan altı adet hokka, mine ve yaldızla bezelidir. Yazı takımları, padişahların her dönem

önem verdiği eşyalardan olmuş ve hazinelerinde çok sayıda yazı takımı bulundurmuşlardır.

Bu takımlar aynı zamanda hanım sultanların çeyiz listelerinin de önemsenen eşyalarından

olmuştur. Başta sarayda olmak üzere Osmanlı toplumu içerisinde hattatların ve hat sanatının

ayrıcalıklı bir yerinin olması yazıya dair alet ve malzemelerin de özenli olmasını sağlamıştır.

Kahve – Tatlı ikramı

Sergide yer verilen bir diğer eser grubu Osmanlı döneminde kahve ikramı için özel olarak

hazırlanan tatlı takımları ve fincan zarflarıdır. Bu eserlerin bir kısmı Osmanlı pazarı için

Avrupa’da üretilmiştir. Sergide mineli ve murassa (değerli taşlarla bezeli) örnekleri bulunan

fincan zarfları Osmanlı döneminde kahve içerken elin yanmaması için kullanılmaktaydı. O

zamanlar kulpsuz olan küçük boyutlu porselen fincanlar, zarfların içine yerleştirilir ve kahve

bu şekilde içilirdi. 16. yüzyılda, Kanuni Sultan Süleyman döneminde tanınmaya başlanan kah-

ve, kısa sürede Türk kültürünün önemli bir parçası haline gelmiş ve Osmanlı toplumunun her

kesimine yayılmıştır. Bir Osmanlı evinde misafire mutlaka kahve ikram edilirdi ve bu önem-

senen ikramın beraberinde adeta bir tören halini alan birtakım uygulamaları olurdu. Osmanlı

sarayında ve evlerinde kahve ikramını zenginleştirmek için ikramdan hemen önce reçellik-

ler, şekerlikler, lokumluklar ve şerbet bardakları içinde tatlı verilmesi önemsenirdi. Sarayda

yapılan karşılama töreninde özellikle elçi ve yabancı delegeler ağırlanırken, ikram esnasında

kullanılan tatlı takımlarının ihtişamı misafirleri olduğu kadar ev sahibini de yüceltirdi.

Engolpion

Sergide yer alan ve İstanbul işi olan murassa piskopos pandantifi (engolpion) çift başlı kartal

biçimindedir ve üzeri mine, yakut, zümrüt, necef, lâl, inci ile süslenmiştir. 17. yüzyılda Os-

manlı tebaasının Hıristiyanlık dinine mensup olanların kullanımı için yapılmıştır.

Hazinedar Çantası

Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonunda yer alan ve saray hareminin en yüksek görevlisi olan

bir hazinedar ustaya ait olan çanta, Osmanlı dönemi hazine teşkilatlanmasındaki uygulama-

ları yansıtan çarpıcı bir örnektir. Sultan II. Abdülhamid döneminden bir hazinedar ustasına

ait olan bu çanta, tuğralıdır ve deri üzerine kadife kaplı olup gümüş aplikelerle süslenmiştir.

Merkezindeki gümüş plakada ta’lik hatla eski Türkçe “Devletlü Hazinedar Usta” ibaresi ve

H.1311/M.1893-1894 tarihi bulunan bu görkemli eser, Osmanlı’nın son döneminde haremin

altınlarının ve mücevherlerinin hazinedar usta tarafından korunaklı bir şekilde taşınması için

yapılmıştır.

Kemer Tokası

Koleksiyonun erken tarihli eserlerinden olan ve 16. yüzyıl sonuna tarihlenen altın kemer

tokası Osmanlı klasik dönem kuyumculuk zevkini en iyi şekilde yansıtan örneklerdendir

ve yeşim paftaların üzerine altın tellerden oluşan yapraklı dallar ve çiçek biçimli yuvalara

kakılan lâllerle süslüdür. Osmanlı döneminde kadın ve erkek giyiminde giysinin önemli bir

tamamlayıcısı niteliğinde olan ve genellikle deri ya da dokumadan olan kemerler önden toka

ile bağlanır, hali vakti yerinde olanlarınki kıymetli taşlarla bezenirdi. Yeşimin yanı sıra altın,

gümüş, tombak (yaldızlı bakır), sedef ve fildişinden yapılabilen kemer tokalarının bezemele-

rinde kazıma, kabartma teknikleri ile elmas, zümrüt, yakut, firuze gibi taşlar ve inci, mercan,

cam boncuk en çok kullanılan malzemelerdendi.