Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  261 / 290 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 261 / 290 Next Page
Page Background

kayarsın” ya da “şişmiş ayak, ayakkabıya girmez”

şeklinde özlü sözleriyle her konu hakkında bilgi sa-

hibi olduğunu kanıtlayan biriydi. O’nu izlemek bile

tüm tatil boyunca gülmemizi sağlamıştı. Bir yere

ne zaman varacağımızı sorduğumuzda, “Varınca

varırız” şeklinde gayet doğru ve mantıklı cevaplar

veriyordu.

Aşıklar Yolu, upuzun Okaliptüs ağaçlarını iki yanın-

da sıralamış dar bir yoldu. Marmaris’te gelin ve

damat, düğünden önce fotoğraf çekimini burada

yapıyormuş. Bir de bu yolda yürüyüp sevdiğin ve

sevileceğin bir yâri dilediğinde, ertesi sene sevdice-

ğini bulup bu yola getiriyormuşsun. Bakalım bizim

turdan kimler bu yola dönecekti?

Akşam otele döndüğümüzde gece için hazırlan-

maya başladık. Marmaris’te sezon henüz tam

açılmasa da geceleri barlar sokağı gayet doluydu.

Her bir yanından farklı müzik seslerinin geldiği bar

ve club’lardan istenen seçiliyor ve her zevke hitap

ediyordu. Tabii ki yabancı turist sayısı çok fazla

olduğu için, Türk Club’larından çok, yabancı club’lar

gibi bir ortam yaşatılıyordu.

DATÇA’YA GİDENLER MUTLAKA,

BAL VE BADEM KROKAN ALMALI!

Son güne gelmiştik. Hızlı, yorucu ama ruhu doyuru-

cu bu tatili bitirmek üzere olduğumuz fikri canımızı

sıksa da, anın tadını çıkarmaya devam ediyorduk.

İstanbul’a doğru farklı bir rota izleyecektik. Yolumu-

za ters olmasına rağmen Datça’ya gidip, tekrar geri

dönecektik.

Datça, özellikle çam ve kekik balıyla meşhur olan

bir yerdi. Deniz kenarındaki bu yerde biraz alışve-

riş dışında pek bir şey yapmadık. Ama Datça’ya

giden mutlaka, bal ve badem krokan almalı! Bir de

mutlaka Can Yücel ile özdeşleşmiş Eski Datça’ya

gidip, kahvehanede çayını yudumlamalı. Buradaki

çiçeklerin renklerinin ne kadar parlak olduğunu

görüp şaşırmanın tatlı mutluluğunu yaşamalı. Pa-

patyalardan birini koparıp kulağının ardına koymalı

yahut “seviyor, sevmiyor” şeklinde niyet ederek taç

yapraklarını koparmalı! Sonunda inşallah “seviyor”

çıkar diyeyim ve cümlemi noktalayayım.

İstanbul’a doğru yolumuza devam ederken, “İzmir

301 km” yazısını görünce, hesap yapıp “daha ne

çok yolumuz var” dedim. O yol eğlenerek ve turda

tanıştığımız arkadaşlarla özçekim (selfie) fotoğraf-

larla gayet de eğlenceli geçerdi.

Yol üzerinde Kızkumu Bükü’ne de uğramadan

olmazdı. Denizin içine doğru 200 metre yürüdükçe

yürüyordunuz ama deniz suyu yükselmiyor ve kırmı-

zı kumların üzerinde hükümranlığınızı ilan ediyor-

dunuz! Tabii terliksiz yürüyüş yapmak isterseniz,

ayaklarınızın altının acımasını da göze almalıydınız.

Kızkumu’nda denizin ortasında mistik bir gücümüz

varmış gibi yürüdükten ve egomuzu tatmin ettikten

sonra yola devam etme vakti gelmişti!

Nasıl olduğunu anlamadan kıyamette dünyada

kurtulacak nadir yerlerden Şirince’ye varmıştık bile!

Virajlı dağ yollarından tırıs tırıs korkarak otobüsle

tırmandığımız Şirince’de bizi şaraplar karşıladı.

Her meyvenin şarabını yapıp alkol oranı düşük

olanları daha uygun fiyata sattıkları bu yerde, her

bir dükkânda şarap ikram edilen turistler olarak

mutluyduk! Meyve aromasının damakta bıraktığı

tatlı koku ve alkolün genizde hissettirdiği hafif acılık

ile oksijeni de ciğerlerimize çekerek Şirince’yi şirin

şirin yaşıyorduk…

Şirince’den sonra İstanbul’a doğru yol alırken böyle

eğlenceli, dolu dolu ve maceralı bir tatil için Tanrı’ya

şükrettim, şükrettim, şükrettim!

gezi

marmaris

253

Aşıklar Yolu, upuzun Okaliptüs ağaçlarını iki yanında sıralamış dar bir

yoldu. Marmaris’te gelin ve damat, düğünden önce fotoğraf çekimini

burada yapıyormuş. Bir de bu yolda yürüyüp sevdiğin ve sevileceğin

bir yâri dilediğinde, ertesi sene sevdiceğini bulup bu yola getiriyormuş-

sun. Bakalım bizim turdan kimler bu yola dönecekti?