yiyeceğimi kestiremedim. Elimde sıkıp içindeki be-
yazımsı eti çıkararak yemeye çalışırken “Pis bir şey
var yer misin? deseler ‘hani nerede’ diye kaşıkla
koşacağız” diye söyleniyordum.
Çıkan beyaz ete limon sıksam da yavan bir tat beni
rahatsız ediyordu. Hâlbuki baharat ve zeytinyağıyla
gayet güzel olabilirdi. Fakat ağzımdaki beyaz etten
yosun kokusu, balık aroması tüm damağıma yayı-
lıyor ve tanımlayamadığım bu tat beni çok rahatsız
ediyordu. O an anladım ki, Survivor’a gitsem bu tadı
bile tattığıma göre aç kalmazdım!
Yol yorgunluğu ile pelte olmuş halde otelimize
gitmeyi dört gözle beklerken, bir sonraki durağımız
Köyceğiz’di. Sahilin kenarında yürüyüş kordonu ve
kafelerin masaları olan bu alanın manzarası da iç
açıyordu. Deniz, yemyeşil dağların altına serilmiş
mavi bir halı gibiydi. Çocuk ruhumuzu dirilten bu
ortamda, bir de çocuk parkına dalıp, atlıkarıncaya
da binmeden Köyceğiz’den ayrılamazdık!
MARMARİS’TE KALDIĞIMIZ YER
CLUB EGE ANTIQUE HOTEL’Dİ!
Otelimize geldiğimizde kendimizi hemen odala-
rımıza attık. Gezi yazılarımda otel adı kolay kolay
vermem ama Marmaris’te kaldığımız bu otelin adını
vereyim ki, seçim yaparken hata payınız azalsın.
Club Ege Antique Hotel, konumu itibariyle çok
gezi
marmaris
251




