haber
264
kullandığı objeleri araştırmak istedim. En çok
iliğimi çekende Osmanlı objelerinin çoğunun
üstünde 4-5 ayrı dilde açıklama olması. Farsça,
Ermenice, Rumca, Rusça ve Ladino dediğimiz
İspanya’dan gelen Musevilerin kullandıkları
dil olmak üzere faturalarda, objelerde beş dil
görüyorsunuz. Herkes o dönem cosmopolit
bir İstanbul’da yaşıyor. Objelerde minimum
üç dil ve çoğunluğunda 4-5 dil arasında yazılar
bulunuyor. Şişelerle başlayan olay her tür-
lü objeye dönmeye başladı. Gaz lambaları,
küpler, kaşıklar, çatallar, çay fincanları, tepsiler
gibi aklınıza gelebilecek herşeyi topladık.
Üreticinin bir şekilde damgasını gösteren
bakır ürünler bulmaya başladık. Aynı firmanın
Osmanlıca, Ermenice, Rumca damgaları aynı
objede yer alıyor. Her evde fırın olmadığı için
her ailenin kendine ait tepsisinde ailenin ismi
ve tarih var; tepsiyi fırına verdiğinde rahat
bulabilsin diye. İbrikler, kitapların presleme
makineleri, ciltleme makineleri derken aklına
gelebilecek her şeye doğru atlamaya başladım.
Osmanlı objeleri derken burada yabancıların
da Osmanlı’yı anlattığı 150-200 senelik eserleri
eklendi koleksiyona. Sarayda kullanılan cam,
gümüş eşyalar derken oradan Osmanlı saray
mücevherlerine el attık. Kastamonu’da eski
bir Osmanlı eczanesinin tüm ürünlerini satın
aldık. Osmanlı’da ayakkabıcılıkla ilgili tüm
objeler elimizde var. Yani artık koleksiyonları
sanat ve meslek gruplarına göre de ayırabil-
dim. Mesela Bursa’da bir kuyumcu atölyesi
satın alındı. Onu da aynen koruyoruz. Yine
koleksiyonumuzda Osmanlı Anadolu Takı
Koleksiyonu’muz var ama değerli takılar değil.
Köyde köylülerin taktığı gümüş bile olmayan
metal takılar. Ama onlar bile inanılmaz çeşit-
lilik, görsel şölen sunuyor. Anadolu’da yaşayan
köylülerimize ait kıyafet ve giysilerimiz de
mevcut. En ilginç koleksiyonlarımızdan biri
de otomat koleksiyonumuz. 1700’lü yılların
ortalarında üretilmiş olan Osmanlı figürlü
içinde belli müzikler yüklenmiş ful mekanik
hareket eden elbiseleri ipek; el, ayak ve yüzleri
porselenden yapılma bebekler bulunuyor.
Ve hala 300 yıl sonrasında bile mükemmel
bir şekilde çalışıyor. Osmanlı klişelerle ilgili
Osmanlı koleksiyonumuz mevcut. Osmanlı
ile ilgili o an hayatta kullanılan, saklanmayan
her şey mevcut. Dünya genelinde çalışan 6-7
tane laterna mevcut. Şuan Atina’da iki Rum
ustası beraber laterna üretiyorlar. Bir tanesinin
üretimi yaklaşık bir yıl sürüyor. Şuanda sipariş
versen 5-6 yıl sonrasına gün vereceklerdir.
Çünkü dünyada üreten bir tek onlar kaldı. Ve
onların da ürettiği adet çok az. Şuan 1907 yılın-
da üretilmiş iki tane laternaya sahibiz, ikisi de
çalışır halde. Biri İstanbul Ortaköy’de, diğeri
İstanbul Nişantaşı’nda üretilmiş. Bunların
örnekleri müzelerde yok. Aklınıza gelebilecek
Osmanlı dönemine ait bütün müzik aletleri
koleksiyonumuzda mevcut. Elle yazılı ve çok
geniş kapsamlı müzik notalarımız mevcut.
Besteler, eserler de mevcut. Osmanlı sabun
koleksiyonumuz mevcut. Sabunların üzerinde
2 tane dil mevcut.
Koleksiyon inan
ı
lmaz geni
û
. Peki tüm bu kolek-
siyonu ne
û
ekilde muhafaza ediyorsunuz?
Nişantaşı sergi alanımızda koleksiyonumu-
zun yüzde 5’ine yer verebiliyoruz. Yüzde 95’i
depolarımızda. Arkadaşlarımızın en zor işi bu
depoların sürekli olarak havalandırılması. Sü-
rekli olarak belli bir nem oranının korunması
gerekiyor. Biz genelde restorasyon yapmamaya
çalışıyoruz. Nasıl bulduysak öyle götürmeye
çalışıyoruz. Ama kıyafetler ve halılarda zaman
zaman bakım isteyen durumlar oluyor ve onun
için zamanı gelince bakımları yapılıyor.
Peki, Orlando Carlo Calumeno Müzesi açmay
ı
ne zaman dü
û
ünüyorsunuz?
Çok istiyorum. Şu an için tek eksiğimiz bir
müze. O da en zor konu. Çünkü İstanbul da
istediğimiz bölgede bizim koleksiyonumuza ev
sahipliği yapacak bir büyük bine bina hem bul-
mak çok hem de fiyatlar çok yüksek. Kısacası
İstanbul’da bir müze mekanı elde edebilmek
işin en zor kısmı. Hayalimizde bir müze açmak
var ve bu müzede Osmanlı’da farklı sanat grup-
larını gösteren bir bölüm, Osmanlı da farklı
azınlıkları gösteren bir bölüm, kartpostallarla
ayrılmış bir bölüm olarak koleksiyonumuzu üç
ayrı alana yayabiliriz. Obje olarak baktığınız
zaman tek bir noktada toplanmış ve devlet
kurumu olmayan en geniş Osmanlı koleksiyo-
nuna sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Kolek-
siyonun ünü dünya geneline yayıldı ve çeşitli
sergi teklifleri alıyoruz. Bu sergilerde belli an-
latımlarla koleksiyondan parçaları sergilemek
inanılmaz keyif veriyor. En çok sevdiğim şey
de yola çıkış hikayem olan kartpostalları baz
alarak bir kartpostalda yer alan tüm görselliği
koleksiyonda yer alan objelerle canlı bir sunum
haline getirebiliyorum. Örneğin; Erzurum’daki
bir kartpostalı ele alalım; yerdeki o döneme ait
Osmanlı halıları koleksiyonumuzda yer alıyor.
Canlandırmanın içine bu halıyı koyabiliyoruz.
Sandığı, sandık koleksiyonumuzdan koyuyo-
ruz. Osmanlı evlerinin kapı koleksiyonu var
yine onu da koyabiliyoruz. Gaz lambası, tepsi,
kahve örtüsü, sinisi, kaşığı, bira şişesi hepsi
var. Aynısını birebir yaratıyoruz. Ve orijinallerle
yapıyoruz ve bu insanların çok hoşuna gidiyor.




