Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  110 / 260 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 110 / 260 Next Page
Page Background

stil - röportaj

108

Osmanlı’nın bu yaşanmışlıklarını düşünerek o devrin sembolü olan

lale figürünü kullandım. Bahçemizin bir bölümünde kullanmak üzere

İzmir’de bir vitray ustasına özel olarak lale figürlü aydınlatma ürünleri

yaptırdım. Ancak daha sonra eşimin modern dekorasyona geçme isteği

ile peyzajımızda değişiklik yaparak bu aydınlatmaları kaldırdık. Bunun

yanı sıra tırabzanlarda da lale figürüne yer verildi. Kısacası bir figürü ele

alarak bütün evin dekorasyonunu onun üzerine kurguladım. Tabi bu

öğeler zamanla değişikliklere uğradı.

Simin Hanım sizin yaşam alanınızdaki zevkleriniz nelerdir?

S.B.:

Ben geleneksellikten çok modern ve sade bir tarzı seviyorum. Aynı

şey giyim-kuşam konusunda da geçerli. Şatafatlı parçaları kullanma-

yı sevmiyorum. Bunun yerine vurucu bir detayla kombin yapıyorum.

Üzerimdeki bütün parçaların çok dikkat çekmesini tercih etmem. Benim

için bir detay en iyi olup öne çıkarken diğerleri iyi olup bir adım geride

olmalı. Odamın dekorasyonu da bu şekilde oluşturulmuştur. Genel

havası itibariyle odamda sadelik hakim. Annemin sayesinde taşlı, pullu

yatak örtülerimi saymazsak tabii. :) Ama annemin odası için bunu söy-

lemek pek de mümkün değil. Açık renklerde dekore edilmiş çok hoş bir

oda ve detaylarında annemin sanata olan tutkusu yatıyor.

“EVİMİZDE AT FİGÜRLÜ

TABLOLARA DA YER VERDİK”

Figen Hanım evinizin dekorasyonundaki başrol oyuncularından

biri olan tablolarınızın hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

F.B.:

Yemek masasının arkasında konumlandırdığımız tabloyu

Özbekistanlı Ahzamad adlı bir sanatçıdan aldım. Bu sanatçı buna-

lımlı zamanlarında mağarasının kuytu bir köşesine kapanır ve resim

yaparmış. Özbekistan’a gittiğimde Ahzamat’ın methini duymuştum.

Ziyaretine gittiğimde bu tabloyu gördüm ve hikayesini çok beğendim.

Ahzamat gençliğinde bir kız sevmiş ancak kavuşamamış. Elinde o

kızın bir fotoğrafı dahi yokmuş. Mağarasında şeker çuvallarını gererek

elde ettiği tuvale o kızı kendi hayaline uygun bir şekilde resmetmiş.

Tabloyu kendisinden satın almak istediğimde kendisine ait olduğunu,

satamayacağını, onun yerine başka tablolarını verebileceğini söyle-

di. Hatta resmi beğenen Amerikalılara da aynı cevabı verdiğini dile

getirdi. Resmi Amerikalılar o kadar beğenmişler ki Amerika’da bir

sergide sanatseverlerle buluşturmuşlar. Ardından tabloyu Ahzamat’a

teslim etmişler. Hatta bu resim Time dergisinde de yer almış. Sanatçı

“Bu tablonun değeri parayla bile

ölçülemez” dese de onu ikna ederek

resmi satın aldım. Ayrıca Serdar

isminde yine Özbek bir sanatçıdan

çok değerli tablolar satın aldım.

Miyop olan bu sanatçının tablola-

rının çok enteresan bir özelliği var.

Resmi yakınlaştırdığınızda görüntü

bulanıklaşırken uzaklaştırdığınızda

netleşiyor. Sanatçı bütün eserleri-

ni bu özellikle meydana getirmiş.

Bunun yanı sıra televizyon ünitesi-

nin üzerinde yer alan ve natürmort

bir çalışma olan meyve tablosunun

da çok önemli bir özelliği var. Bu

tabloda art trio denilen üç ressa-

mın aynı anda fırça darbelerinden

oluşan bir teknik kullanılmış. Evin

girişinde yer alan tabloyu ise Ahzamat’ın erkek kardeşi resmetmiş. O

tabloda ise bir köyde birbirini seven ancak ailelerinin bu ilişkiye izin

vermediği bir çiftin köy meydanında halk tarafından sorguya çekilmesi

anlatılıyor. Bu tablonun yakınında duran küçük tablo ise yine evimizin

değerli tablolarından birisidir. Yine aynı sanatçıya ait olan bu küçük

tabloda da sanatçı kendi köyünü resmetmiş. O da ağabeyi gibi

“Salondaki gümüş dolabı-

mızda yaklaşık 150 yıllık

iki tane çok özel parça

bulunuyor. Mevlitlerde gül

suyu dökmek için kullanı-

lan ve mühürdanlık denilen

bu objelerin yanı sıra orta-

ma hoş kokuların yayılma-

sını sağlayacak tütsü kabı

da bulunuyor. Bu gümüşler

anneannemin halalarından

kalmadır”