kuran şirketlerin sorunları ise apayrı bir konudur.
Mobilya ile çok kolay kombine edilebilen ve sunu-
mu zenginleştiren halının bazı firmalar tarafından
destekleyici olarak görmekteyiz. Özellikle kendi
bünyesinde üreten ya da markasına fason üretim
yaptırarak halı satışı ile mobilya satışına destek ve-
ren firmaların artışının ihracat konusunda da pazar
zenginleştirici bir etkisi olduğunu göz önüne çıkar-
maktadır.
ÇİN’DEN YAPILAN 400 MİLYON USD
DIŞALIM RAHATSIZ EDİCİ OLMALI!
Mobilya ithalatımız ise bir milyar USD sınırına he-
nüz hiç ulaşamasa da özellikle Çin’den yapılan 400
milyon USD tutarını aşan dışalım rahatsız edici ol-
malıdır. Zira tasarımla temayüz etmiş İtalya’dan ve
kalitesiyle öne çıkan Almanya’dan bile 100 milyon
USD sınırının altında kaldığı dikkate alınarak kıyas-
landığında Çin’in nitelik ve nicelik olarak ithalatımız-
da gereğinden daha büyük bir yer tutmaya başla-
dığını göz ardı edemeyiz. Bunun yanı sıra örnekleri
yavaş yavaş Türkiye’ye de giren yabancı zincir mo-
bilya AVM’lerinin gelişmesi de dikkatle izlenmelidir.
Yapılması gerekenin otomotivde markası olmayan
bir ülkeye gelmek isteyen bir büyük markaya verilen
teşvikler gibi uzun yıllara yayılan vergi teşviki, arazi
tahsisi gibi davetkâr düzenlemeler olmadığı açıktır.
Bu zincirlerin mobilya üreticisi bir ülkeye gelirken
yerli üretici ile işbirliği yapmasının özendirilmesi ile
ekonomimize ve sektörümüze katkısının artmasını
sağlayacaktır.
MOBSAD olarak ihracatımızda karşımıza sıklıkla çı-
kan “kilo problemi” ya da benzeri engeller bizim açı-
mızdan şevk verici bir unsur olarak görülüyor. Zira bu
sayede daha yüksek katma değerli, marka gücüne
dayanan ve tasarım odaklı bir ihracata yöneliyoruz.
Fakat ülkemize yapılan ithalatta bizim tarafımızdan
uygulandığında ise özellikle Uzakdoğu menşeili ucuz
ve düşük kaliteli mobilyalar için caydırıcı bir önlem ol-
maktan uzak olabilir. Kısmen de olsa bu tedbirlerin
ülkemize gelen standart dışı sayılabilecek kalitedeki
mobilyaların iç piyasamıza akmasını yavaşlatabilece-
ğini söyleyebiliriz. Zira DTO ve AB ticari müktesebatı-
na bağımız ülkemizin bu tarz korumacı tedbir alarak
yerli sanayiyi destekleme hususunda adım atmasını
zorlaştırmaktadır. Lakin örneğin Rusya’nın kilo ba-
zında olmasa da “Asgari fiyat baremi uygulaması” ile
ihracatımızın önünde ciddi bir koruma duvarını
tuttuğunu göz ardı edemeyiz. Benzeri bir sıkın-
tının kısmen Bulgaristan ile de sürdüğünü not
edebiliriz.
Dış açık verdirmeyen hatta ihracatı ithalatı-
nı ikiye katlamış bir sektör olarak mobilyanın
orta vadede karşısına çıkabilecek engellerin
başında Türkiye’deki orman kaynağının yeter-
siz kalabilme ihtimali gözükmektedir. 2023
yılına en az 7-8 milyar USD ihracat hedefi ile
yürüyen Türk mobilya sektörü itici gücünü is-
tihdam dostu yapısı nedeniyle koruyabilmekte-
dir. Hatta MOBSAD’IN da içinde olduğu sektör
dernekleri bu hedefi 10 milyar USD ve üstü
olarak görmektedir.
haber
sektör analiz
215




