röportaj
liparde
227
firmadan da destek aldık ve eksikliklerimizi tamamla-
ma adına her türlü alt yapı çalışmasını yaptık. “Neden
biz İtalyanlar gibi değiliz?” veya “Neden İspanyollar
gibi değiliz?” diye sorduğumuzda karşımıza bir çok
cevap çıkıyordu. İşte biz bu cevapları eleme yolunda
ciddi adımlar atıyoruz. Dünyanın iyileri bu işi nasıl ya-
pıyorlarsa bizde onlar gibi yapmalıyız dedik ve gerekli
adımları atmaya başladık. Burası aşağı yukarı 3800
metrekarelik bir alan üzerine kurulu ve içinde bir
showroom’umuz var. Üretim odaklı bir firma olduğu-
muz için daha önceleri bir showroom’a gerek duyma-
mıştık ama vakti geldiğinde yaptığımız işi göstermek
için bir showroom’a ihtiyaç duyduk. Yurtdışından bir
proje alacağımız zaman merkezimize gelen müşteri-
lerimize “İşte biz bunları yapıyoruz” diyebilmek adına
çok şık bir showroom oluşturduk. Biz artık uzun uzun
konuşmak yerine insanlara yaptığımız işi göstermek
istiyoruz.
“BU SENE ÇOK CİDDİ TASARIMLAR
YAPIP TAMAMEN KENDİMİZE HAS
ÜRÜNLERLE İSMOB’A KATILACAĞIZ”
Sık sık fuarlara katılıyorsunuz. Peki, bundan sonraki
hedefleriniz daha çok ihracata yönelik mi olacak?
Muhammet Dural:
Türkiye’de, şu an birkaç elit firma-
ya koleksiyon veriyoruz ve onlar bizim ürünlerimizi
meraklıları ile buluşturuyorlar. Bu firmalar arasında
Gaziantep’te hizmet veren Eser Mobilya gibi firmalar
var ki Eser Mobilya’nın sahibi Alper Bey sadece İtal-
yan markalarından ve bizden ürün alıyor. Çalıştığımız
mağazaların dışına pek fazla çıkmadan yurtdışı ağır-
lıklı çalışmayı düşünüyoruz. Yurtdışında birçok büyük
projeye talibiz ki şu an adını söyleyemediğim bir proje-
miz var gündemimizde ve gerçekten ses getirecek bir
proje. Ürünlerimizi yurtdışında sattığımız birçok ülke
var. Ama biz daha çok bayilik sistemine dönmek isti-
yoruz. Tamamen bizim konseptimizin satıldığı bayilik-
ler şeklinde ilerleme hedefimiz var. Bu sene çok ciddi
tasarımlar yapıp tamamen kendimize has ürünlerle
İSMOB Fuarı’na katılacağız. Fuarın hedeflerimiz doğ-
rultusunda güzel bir adım olacağınız düşünüyorum.
“FUARA YETİŞTİRECEĞİMİZ TEK PARÇA
YEKPARE AĞAÇTAN YAPILAN DÖRT
NALA KOŞAN BİR ATIMIZ OLACAK”
Fuarda sergileyeceğiniz koleksiyondan bahsedebi-
lir misiniz?
Yusuf Dural:
Şu an yemek odası, yatak odası ve koltuk
takımı olarak ürettiğimiz iki set var. Bunların dışında
bir iki aksesuarımız var. Demosunu hazırladığımız, in-
şallah fuara yetiştireceğimiz tek parça yekpare ağaç-
tan yapılan dört nala koşan bir atımız olacak. Dört
beş aydır oymaları yapılıyor ve titiz bir şekilde üzerin-
de çalışıyoruz. Yani bu tarzda farklı, çarpıcı aksesuar
ve mobilyalarla fuarda yer alacağız.
2014 hedefleriniz neler?
O.D.:
2014 yılında büyük proje çalışmalarının altına
imza atmak istiyoruz. Hedefimiz sadece Ortadoğu
değil, Avrupa’da da çeşitli projeleri üstlenmek. Bu ko-
nuda ciddi adımlar attık. Hatta dünyaca ünlü bir otel
zincirinin bir şubesinin projesini üstlendik bile. Bugün
bütün İtalyanlar Rusya’ya yönelmiş durumda. Biz niye
o bölgede olmayalım. Evet, birkaç Türk firması Rus-
ya bölgesine yönelik çalışmalar yapıyor ama neden
biz de onların içinde olmayalım. Şu an bizim başta
da size bahsettiğim Ukraynalı mimar arkadaşlarla
Rusya’da devam eden bir projemiz var. Ama 2014
yılında kesinlikle proje çalışmalarına daha çok ağırlık
vermek istiyoruz.
Türk mobilyasının dünyadaki gelişimini nasıl bulu-
yorsunuz?
O.D.:
Bundan çok uzak geçmiş değil 5 yıl öncesini
sorsanız dünyada iş yapan bir iki tane firma vardı. Şu
an şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu yıl ve özellikle
gelecek yıl çok güzel değişiklikler var,
bence İtalyanlardan çok daha üst dü-
zeyde mobilya üreteceğiz. Buna ina-
nıyorum ve kesinlikle bunu net söy-
lüyorum. Bir İtalyan mobilyacısından
çok daha iyi olduğumuzu dünyaya
göstereceğiz. Bizim en önemli eksi-
ğimiz kendi tasarımlarımızı yapmıyor
olmamızdı. Artık kendi tasarımlarımı-
zı yapacağız ve çok daha iyi konuma
geleceğiz. İtalyan kopyacılığını bırakıp
kendi işçiliğimizi ve kalitemizi kendi
tasarımlarımızla yoğurduğumuz za-
man çok daha başarılı olacağız.
Peki, İtalyan mobilyası kadar meş-
hur ne zaman olabileceğiz?
O.D.:
“Kopyacılık” ve “ben” kimliğinden kurtulduğu-
muz zaman… “Ben yapıyorum” değil “Biz yapıyoruz”.
Liparde markası şu çatı altında üretiliyor. Bunu Os-
man yapmıyor, bunu biz yapıyoruz. Burada Osman
var, kardeşleri var, ustası var, çırağı var, çay getiren
ablası var. Hepimizi bir bütünüz. Ne zaman firmaları-
mız kurumsallaşıp, markalaşacaklar o zaman İtalyan
firmalarından daha iyi hale geleceğiz. Bir de biliyor-
sunuz bizim firmalarımızın yaşları daha çok küçük.
Köklü firmalar değiliz. Bu işi yapan ağabeylerimden
rica ediyorum, evlatlarını başka mesleklere yönlendir-
mesinler. Güzel bir mesleğimiz var. Bugün evlatları-
mız farklı meslekler seçtiklerinde bizim kurduğumuz
düzeni kimler devam ettirecekler. Biz bugün bu kadar
çabalıyorsak ortaya bir dünya markası çıkartmak için
uğraşıyoruz. Dünya markalarına baktığınızda şu an
başında onların üçüncü, dördüncü kuşak temsilcileri
bulunuyorlar. Demek ki bu işler birlik olunca büyüyor.
Önce kendi içimizde birlik olup daha sonra sektörde-
ki oyuncularla işbirliği yapmalıyız. Eğer dünyada Türk
mobilya sektöründen övgüyle söz edilmesini istiyor-
sak birlik önemli. “Ben” yerine, “Biz” demeliyiz.
Yusuf Dural:
“Şu an yemek odası, yatak odası ve koltuk
takımı olarak ürettiğimiz iki set var. Bunların
dışında bir iki aksesuarımız var. Demosunu
hazırladığımız, inşallah fuara yetiştireceğimiz
tek parça yekpare ağaçtan yapılan dört nala
koşan bir atımız olacak.”




