226
röportaj
liparde
etmiyoruz. Bir de muhakkak ki ürünümüzü söz verdi-
ğimiz zamanda teslim etmişizdir. Yeri gelir gece vardi-
yası koyar yine de o işi mutlaka yetiştiririz. Evet, kalite-
li üretim yapıyoruz ama müşterimizi bekletme gibi de
bir lüksümüz kesinlikle yok. Birçok kişi sektörümüze
karşı bu konuda ön yargılı. Mobilyacıların verdiği tarih
üzerine birkaç hafta daha ekle derler. Ama biz ve bi-
zim gibi firmalar bu ön yargıyı mutlaka kıracaktır.
Tüm üretim birimlerinizi tek çatı altında toplayarak
Kâğıthane’de bir merkez bina kurdunuz. Bu merkez
binada nasıl bir sisteme sahipsiniz?
O.D.:
Yönetim ofislerimiz, showroom’umuz ve üretime
dair tüm departmanları bu merkez binada topladık.
Yeni binamızla birlikte kurumsal kimliğimiz adına ça-
lışmalar yapmaya başladık. Ben bu mesleğe atıldığım
günden beri kendimi geliştiren bir insanım. Dünya
çapında belli bir noktaya gelen firmaları sürekli ince-
liyorum. Ben mesela Yıldız Teknik Üniversitesi’nde iki
yıl mimarlık eğitimi aldım. Bu eğitimi proje çizmek için
değil, mimarımızın çizdiği projeyi daha rahat anlaya-
bilmek, okuyabilmek için aldım. Amacımız asla mima-
rın işine karışmak olmamıştır. Aynı bakış açısıyla bir
firmayı tek kişinin yönetmediğinin oldukça bilincinde-
yim. Eskiden sektörümüzde patron demek firmanın
her şeyi demekmiş. Muhasebeci de, montör de, dış
ticaretçi de patronmuş. Ama biz kendimize güzel bir
kurumsal kimlik oluşturma arifesindeyiz. Mimarımız,
dış ticaret uzmanımız, muhasebecimiz, satış ve satın
alma uzmanlarımız ve ayrı departmanlarımız bulunu-
yor. Kurumsal kimliğimizi oluştururken bir danışman




