haber
139
Öte yandan bir başka enteresan nokta, mobilya tasarımında
sivrilmiş ailelerin birçoğunda karı-koca olarak imza atılmış
eserlerin çokluğu kadar firma isimlerinde çoğunlukla koca-
ların adının geçmesidir. Oysa “Ray”, Charles olmadan, “Aino”,
Alvar’sız, “Elena”, Massimo’yu anmadan da pekâlâ var olabi-
lecek kadar güçlü tasarımcılardı. Eşlerinin soyadları olan Ea-
mes, Aalto ya da Vignelli’yi hiç kullanmasalardı da muhakkak
hak ettikleri yeri alacak kadar başarılı kadınlardan söz ettiği-
mize eminiz.
Burada kocalarının işlerine sonradan katılan ya da evlilik
nedeniyle birlikte çalışmaya başlayan kadınların bu konuyu
pek dert etmediklerini düşünmek yerinde olacaktır. Yine de
konunun yukarıda bahsettiğimiz üzere bir başka boyutun-
da kadının toplumsal hayatta oluşan buhran dönemlerinde
iyice kısıtlanan rolünü zorunlu olarak “yardımcı” profilinde
sürdürdüğü durumları ihmal edemeyiz. Elena Vignelli eşiyle
çalışırken buna en güzel örneği “eğer aradığını bulamıyorsan,
tasarla!” sözünü davranışları ve yaptıklarıyla da paylaşarak ve-
riyordu. İş bireysel çalışmalarına gelince ise çok daha somut
bir gelecek tahayyülünü ifade eden “doğrusunu yaparsan, so-
nuna kadar yaşar… bu kadar basit” cümlesiyle kendisine ve
işine inancını koyu harflerle yazıyordu.
ARADIïINI BULAMIYORSAN,
TASARLA
“Elena Vignelli e
û
iyle çal
ıûı
rken
buna en güzel örne
ğ
i “e
ğ
er arad
ı
-
ğı
n
ı
bulam
ı
yorsan, tasarla!” sözü-
nü davran
ıû
lar
ı
ve yapt
ı
klar
ı
yla da
payla
û
arak veriyordu. “
ELENE VIGNELLI
.jpg




