haber
176
H
angimiz okuldan eve dönerken küçük bir kedi yavrusunu
görüp, onu sahiplenmeği düşünmedik? Eve gizlice girip, anne-
mize görünmeden odamıza sokmaya çalışmadık. Annemiz,
kedi yavrusunu gördüğünde çığlık çığlığa az bağırmadı bize, bizde ne
olur bizimle kalsın diye az yalvarmadık elbette.
Hayvan sevgisi işte tam da bu yaşlarda başlar…
İnsanın içine sımsıcak bir şey akar, o küçücük surata baktığınızda…
İster sarman bir kedi yavrusu olsun ister afacan mı afacan bir kopek
yavrusu. Ondan hiç ayrılmak istemez; küçük ama bir o kadar büyük
yüreğimiz.
Hayvan dostlarımız hayatlarının her döneminde yardımımıza koşar-
lar, ömürleri boyunca kendileri için değil bizim mutluluğumuz için
yaşarlar.
Evcil hayvan ile büyüyen çocuklar diğer canlılara karşı çok daha
duyarlı olur; kolaylıkla empati kurarlar. Küçük yaşta yerleşen empati
duygusu insan olmanın belki de en temel taşlarından biridir. Merha-
meti, vicdanı onlardan öğreniriz.
Bazen gözleri görmeyen bir engellinin en yakın dostu olurlar bazense
yaşlı, kimsesi olmayan bir teyzeyi yaşama sımsıkı bağlarlar.
Bazen dünyada sadece kendimiz varmış gibi yaşarız…
Dünya’nın merkezi bizden ibaret.
İş, güç, metropol hayatı, sürekli bir yerlere yetişme telaşı…
Yoğun iş tempomuzdan kimi gün ne maviyi ne de yeşili görür gözümüz.
Hele sokakta soğuktan üşümüş bir kediyi ya da çöpten yemek
bulamamış bir köpeği hiç görmez gözümüz.
Oysa çocukken öyle miydik?
Masum Bakışlı Dostlara Bir Hediye…




