röportaj
Mobilya Sanayi İş Adamları Derneği (MOBSAD) Ge-
nel Sekreteri Barış Görgüç, “Sivil Toplum Kuruluşla-
rında (STK) Yönetim ve Yönetişim” konulu söyleşi-
mize STK’ların tanımı ile başladı. Bu tür kuruluşların
aslında yeni olmadığını, kendi tarihimizde Ahîlik gibi
kuruluşların bulunduğunu sözlerine ekledi. Bugüne
kadar Türkiye’de kurulan dernek sayısının 257.898
hâlen faal olanların sayısının 104.149, İstanbul’da
yer alanların sayısının ise 20.830 olduğunu ifade
eden Görgüç, amaç ve işlevlerine göre STK’ları şu
şekilde sıraladı:
• Makro ekonomik amaçlı olanlar,
• Belirli ekonomik grup ve mesleklerin sözcüleri
olanlar,
• Yardımlaşma ve dayanışma amaçlı olanlar,
• Doğa, çevre, hayvan, kültürel varlıklar gibi alanlar-
da ihtisaslaşanlar,
• Eğitim, sağlık, hukuk gibi alanlarda uzmanlaşan-
lar.
Görgüç’e göre “yönetim”, değişmekte olan çevre
koşullarında kıt kaynakları verimli kullanarak işlet-
menin amaçlarına etkin bir şekilde ulaşmak için
başkalarıyla işbirliği yapmak anlamına gelirken; “yö-
netişim” çoğulculuğa dayanan, birlikte yönetim ve
üretimin esas alındığı bir kavramdır. Yönetim daha
dar kapsamlı iken, yönetişim gönüllü kuruluşları da
içine aldığı için kapsam bakımından daha geniştir.
Yönetim tepeden inmeci iken, yönetişim farklı sis-
temleri yönlendirmeyi esas alır. Yönetim daha sert,
yönetişim ise daha katılımcı ve esnektir. STK ve yö-
neticileri için yönetişimin bazı ilkeleri mevcuttur:
• Toplumun çıkarlarını kendi çıkarlarının önünde
tutmak,
• Finansal olarak başkalarına bağımlı hâle getire-
cek bağlantılardan kaçınmak,
• Tarafsız olmak,
• Hesap verebilir olmak,
• Şeffaf olmak,
• Açık ve dürüst olmak,
• (Yukarıda ifade edilen tüm ilkeleri) yaşayarak ör-
nek olmak.
Dünyadaki ve Türkiye’deki örneklerden hareketle
Görgüç söyleşisini şöyle sürdürdü: Küresel STK’lara
örnek olarak Greenpeace, Doğal Hayatı Koruma
Vakfı (WWF), Sınır Tanımayan Doktorlar, Soros Vakfı
ve Bill&Melinda Gates Vakfı verilebilir. Ancak politik
ve iktisadî konularda öne çıkan söylem ve davranış-
ları sebebiyle bu kuruluşları sadece sivil toplum ku-
ruluşları olarak görmek pek mümkün değil.
Ülkemizde STK’lar çeşitli yazarlar tarafından “kirlen-
miş bir kavram”, “oryantalist bir kavram”, “uluslara-
rası siyasetin ‘fetiş’ kavramı” olarak nitelendiriliyor.
Türkiye’deki STK’lar değişik kategoriler altında şu
şekilde örneklendirilebilir: TÜSİAD, MÜSİAD, TUS-
KON, TÜMSİAD; TOBB, İSO, İTO, ATO, DENSO; Bak-
kallar Federasyonu, Alışveriş Merkezleri ve Peraken-
decileri Derneği; Türkiye Bankalar Birliği, Barolar
Birliği; İnsan Hakları Derneği, Genç Siviller Hareketi,
MAZLUMDER, İHH; KALDER; TÜRKİŞ, DİSK; LASİAD,
BUİKAD; KAGİDER, ÇYDD, TED. Bu kuruluşların hep-
sinin özünde belirli insan gruplarının haklarını koru-
mak sözkonusu; ancak uygulamada iç ve dış politik
etkenler oldukça baskın.
Öte yandan Bilim ve Sanat Vakfı, Sabancı Vakfı, Ehli
Beyt Vakfı, TEV, LÖSEV, TEMA vb. STK olarak ifade
edilebilecek vakıf ve derneklere birer örnek. Meslek
grubu olarak faaliyette bulunan STK’lar arasında ise
Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR), Tür-
kiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği
(TETSİAD), Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND),
Otomotiv Sanayi Derneği (OSD), Türkiye Süt, Et, Gıda
Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) ve MOB-
SAD sıralanabilir. Bu kuruluşların etkinlikleri, değişik
alanlardaki “güç”leri çerçevesinde şekillenmektedir.
Mesela yan sanayisiyle birlikte 200250 bin civarın-
da çalışanı ve büyük miktarda yaptığı vergi ödeme-
leri ile GİSBİR, hükümet ve çevredeki kuruluşlar ile
olan ilişkilerinde güçlü bir rol alabilmektedir.
325




