Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  327 / 404 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 327 / 404 Next Page
Page Background

röportaj

Mobilya Sanayi İş Adamları Derneği (MOBSAD) Ge-

nel Sekreteri Barış Görgüç, “Sivil Toplum Kuruluşla-

rında (STK) Yönetim ve Yönetişim” konulu söyleşi-

mize STK’ların tanımı ile başladı. Bu tür kuruluşların

aslında yeni olmadığını, kendi tarihimizde Ahîlik gibi

kuruluşların bulunduğunu sözlerine ekledi. Bugüne

kadar Türkiye’de kurulan dernek sayısının 257.898

hâlen faal olanların sayısının 104.149, İstanbul’da

yer alanların sayısının ise 20.830 olduğunu ifade

eden Görgüç, amaç ve işlevlerine göre STK’ları şu

şekilde sıraladı:

• Makro ekonomik amaçlı olanlar,

• Belirli ekonomik grup ve mesleklerin sözcüleri

olanlar,

• Yardımlaşma ve dayanışma amaçlı olanlar,

• Doğa, çevre, hayvan, kültürel varlıklar gibi alanlar-

da ihtisaslaşanlar,

• Eğitim, sağlık, hukuk gibi alanlarda uzmanlaşan-

lar.

Görgüç’e göre “yönetim”, değişmekte olan çevre

koşullarında kıt kaynakları verimli kullanarak işlet-

menin amaçlarına etkin bir şekilde ulaşmak için

başkalarıyla işbirliği yapmak anlamına gelirken; “yö-

netişim” çoğulculuğa dayanan, birlikte yönetim ve

üretimin esas alındığı bir kavramdır. Yönetim daha

dar kapsamlı iken, yönetişim gönüllü kuruluşları da

içine aldığı için kapsam bakımından daha geniştir.

Yönetim tepeden inmeci iken, yönetişim farklı sis-

temleri yönlendirmeyi esas alır. Yönetim daha sert,

yönetişim ise daha katılımcı ve esnektir. STK ve yö-

neticileri için yönetişimin bazı ilkeleri mevcuttur:

• Toplumun çıkarlarını kendi çıkarlarının önünde

tutmak,

• Finansal olarak başkalarına bağımlı hâle getire-

cek bağlantılardan kaçınmak,

• Tarafsız olmak,

• Hesap verebilir olmak,

• Şeffaf olmak,

• Açık ve dürüst olmak,

• (Yukarıda ifade edilen tüm ilkeleri) yaşayarak ör-

nek olmak.

Dünyadaki ve Türkiye’deki örneklerden hareketle

Görgüç söyleşisini şöyle sürdürdü: Küresel STK’lara

örnek olarak Greenpeace, Doğal Hayatı Koruma

Vakfı (WWF), Sınır Tanımayan Doktorlar, Soros Vakfı

ve Bill&Melinda Gates Vakfı verilebilir. Ancak politik

ve iktisadî konularda öne çıkan söylem ve davranış-

ları sebebiyle bu kuruluşları sadece sivil toplum ku-

ruluşları olarak görmek pek mümkün değil.

Ülkemizde STK’lar çeşitli yazarlar tarafından “kirlen-

miş bir kavram”, “oryantalist bir kavram”, “uluslara-

rası siyasetin ‘fetiş’ kavramı” olarak nitelendiriliyor.

Türkiye’deki STK’lar değişik kategoriler altında şu

şekilde örneklendirilebilir: TÜSİAD, MÜSİAD, TUS-

KON, TÜMSİAD; TOBB, İSO, İTO, ATO, DENSO; Bak-

kallar Federasyonu, Alışveriş Merkezleri ve Peraken-

decileri Derneği; Türkiye Bankalar Birliği, Barolar

Birliği; İnsan Hakları Derneği, Genç Siviller Hareketi,

MAZLUMDER, İHH; KALDER; TÜRKİŞ, DİSK; LASİAD,

BUİKAD; KAGİDER, ÇYDD, TED. Bu kuruluşların hep-

sinin özünde belirli insan gruplarının haklarını koru-

mak sözkonusu; ancak uygulamada iç ve dış politik

etkenler oldukça baskın.

Öte yandan Bilim ve Sanat Vakfı, Sabancı Vakfı, Ehli

Beyt Vakfı, TEV, LÖSEV, TEMA vb. STK olarak ifade

edilebilecek vakıf ve derneklere birer örnek. Meslek

grubu olarak faaliyette bulunan STK’lar arasında ise

Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR), Tür-

kiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği

(TETSİAD), Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND),

Otomotiv Sanayi Derneği (OSD), Türkiye Süt, Et, Gıda

Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) ve MOB-

SAD sıralanabilir. Bu kuruluşların etkinlikleri, değişik

alanlardaki “güç”leri çerçevesinde şekillenmektedir.

Mesela yan sanayisiyle birlikte 200250 bin civarın-

da çalışanı ve büyük miktarda yaptığı vergi ödeme-

leri ile GİSBİR, hükümet ve çevredeki kuruluşlar ile

olan ilişkilerinde güçlü bir rol alabilmektedir.

325