kitap
372
Sen: Bu kitap neyi anlat
ı
r?
Ben: Onu anlat
ı
r. U
ğ
runda ölüme bile gidece-
ğ
imiz bir adam
ı
n; seni tan
ı
madan, senin için
neler yapt
ığı
n
ı
… Belki de seni anlat
ı
yordur bu
kitap. Karar senin. Ad
ı
n
ı
bulamayacaks
ı
n hiçbir
sayfada, üzgünüm. Bilmedi
ğ
in bir gerçe
ğ
e sen
isim ver yeniden. Benim bu kitapla yapt
ığı
m
gibi.
ùş
in kötü taraf
ı
kar
şı
mda olsayd
ı
ve “Senin hak-
k
ı
nda kitap yazaca
ğı
m” deseydim çok k
ı
zard
ı
.
“Sak
ı
n bunu yapma ‘çocuk’, beni gerçekten
tan
ı
d
ı
ysan yapman gerekeni bilirsin” derdi. Ben
de yapmam gerekeni yapt
ı
m. Bu kitap, onu
henüz okumayacak olan çocuklar için yaz
ı
ld
ı
.
Onlar
ı
n hayat
ı
ndakilere, ö
ğ
retmenlere, e
ğ
it-
menlere, anne babalara… O bunu isterdi; bir
yolunu bulmam
ı
. Bir uça
ğı
n kanatlar
ı
alt
ı
ndaki
çocuklar
ı
m
ı
z için… Sadece kendi çocuklar
ı
m
ı
z
için de
ğ
il, tüm dünya çocuklar
ı
için…
Bu kitab
ı
bitirdi
ğ
inde ikimizi de tesadüf diye bir
ş
eyin olmad
ığı
na inand
ı
rmay
ı
sak
ı
n unutma.
Bir tanesinin bile hayat
ı
na dokunabilirsen
tamamd
ı
r. Böylelikle as
ı
l hikâye son sayfadan
sonra ba
ş
layacak. Sadece gülümse ve arkana
bile bakma art
ı
k. Çünkü hikâyenin sonunu o
çocuklar yazacak.
Re
ş
ad Ekrem Koçu, Patrona Halil’de Osmanl
ı
ù
mparatorlu
ğ
u’nun hem ‘lüks’ hem de ‘ayd
ı
n-
lanma’ anlam
ı
nda en parlak, en
ışı
lt
ı
l
ı
ça
ğı
olan
Lale Devri’ni ve bu devri sona erdiren kanl
ı
ayaklanmay
ı
bütün cepheleri ve bütün ki
ş
ile-
riyle ele alm
ış
t
ı
. Yazar, ‘Esirciba
şı
’nda ise bir
buçuk as
ı
rdan beri güzel insan al
ı
m sat
ı
m
ı
yla
geçinen bir ailenin servet ve görgü miras
ı
-
na konmu
ş
olan Esirciba
şı
Muhsin Çelebi’yi
ve onun Çingene k
ı
z
ı
Bal’a a
ş
k
ı
n
ı
anlat
ı
yor.
Re
ş
ad Ekrem Koçu’nun usta kaleminden, Lale
Devri’nde geçen ve Patrona Halil
ù
syan
ı
’yla
yar
ı
da kalan ac
ı
kl
ı
bir a
ş
k hikâyesi.
Kad
ı
n
ı
n sadece edebiyatta de
ğ
il, hayatta
da yok say
ı
ld
ığı
dönemlerden geçti insanl
ı
k.
E
ğ
itim, kültür, i
ş
, kazanç, hatta ya
ş
am haklar
ı
elinden al
ı
nan kad
ı
nlar, erkek egemen bu dün-
yada bazen durumu kabullenerek, bazen canla-
r
ı
pahas
ı
na mücadele ederek, bazen de erkek
rollerine bürünerek ya
ş
ad
ı
lar. Erkek egemen
toplum, kad
ı
n
ı
n gücünden habersiz, üretken-
li
ğ
inden kayg
ı
l
ı
, yarat
ı
c
ı
l
ığı
ndan ku
ş
kuluydu.
Virginia Woolf, feminist dü
ş
üncenin ba
ş
ucu
kitaplar
ı
ndan olan ‘Kendine Ait Bir Oda’da i
ş
te
bu dü
ş
ünce yap
ı
s
ı
n
ı
ele al
ı
yor. Kad
ı
nlar, yarat
ı
c
ı
ürünler ortaya koyamaz m
ı
, yoksa tek sorun bu-
nun için kendilerine f
ı
rsat verilmemesi midir?
Shakespeare’in yazar bir k
ı
z karde
ş
i olsayd
ı
neler ya
ş
ard
ı
? Kad
ı
n
ı
n yarat
ı
c
ı
yaz
ı
n üretmesi
için neye ihtiyac
ı
vard
ı
r? Maddi güç? Yarat
ı
c
ı
zeka? Fikir özgürlü
ğ
ü? Kendine ait bir oda?
Haz
ı
rlayan: Sevda Kama
Heyecanla Okuyacağınız ve
Soğuk Kış Günlerinde
Size Keyifli Birer
Arkadaş Olacak
Birbirinden
Güzel Kitaplar
Yeni Yılın İlk Aylarında Raflardaki Yerlerini Almış Olarak
Bizleri Bekliyor…
Gölge - Ahmet Naç
“Okulunu Boyayan
Öğretmen” Gölge İle
Geliyor
Esircibaşı -
Reşad Ekrem Koçu
Lale Devri’nde
Bir Aşk Romanı
Kendine Ait Bir Oda -
VirginiaWoolf
Yazarın Yaratma
Sürecinin Öyküsü




