röportaj
montel
109
Geçtiğimiz sene mobilya sektöründe ihracat yedincisi
olduk. Türkiye’nin 2023 ihracat hedefi var biliyorsu-
nuz. Bizimde aynı şekilde Montel olarak 2023’te, ilk
beş mobilya firması arasında olmak gibi bir hede-
fimiz var. Marka, ihracat, yurtiçi her anlamda böyle
bir hedefimiz var. Şu anda da adım adım
o hedefe ilerliyoruz. Sindire sindire emin
adımlarla ilerliyoruz. İnşallah Cumhuriye-
timizin 100’üncü yılında bu hedefimize
ulaşmış olacağız.
Birazda markalaşmak adına
yaptığınız çalışmalardan
söz edebilir miyiz?
Markalaşma adına ilk ola-
rak yaptığımız çalışma, şube
sayımızı artırmak diyebiliriz. İSMOB Fuarı
için hazırladığımız konsept de zaten bunun bir alt
yapısıydı. Çünkü önce insanlara bir konsept sunmak
gerekiyordu. Müşteri ürünleri görecek, algılayacak,
sindirecek ki bizden talep etsinler. Farklı, kendimize
özgü bir konsept oluşturduk. Ve bu konsept hakkında
şu anda talepler var. Şu an için değerlendirme aşama-
sındayız. Şu anda Montel olarak perakende sektörüne
yatırım yapıyoruz. İşletmesinin bize ait olduğu iki tane
şubemiz var. Bu şube sayısını artırmayı hedefliyoruz.
Aynı zamanda franchise olarak bayiliklere ürün ver-
meyi hedefliyoruz. Zaten şu anda bayilik anlamında
gerek yurtiçinden gerekse yurtdışından gelen talepler
var. Bunlar dışında belirtmek istediğim bir husus var.
Türkiye’de hakiki deri koltuk ile ilgili ön yargılar var. Sa-
nırım bu hakiki deri koltuğu gerektiği gibi tanıtamadığı-
mızdan kaynaklanıyor. Bunda bizim büyük hatamız var.
Çünkü Türkiye’de deri dediğiniz zaman genel anlamda
suni deri akla geliyor. Bu nedenle suni deri tüketiliyor.
Tabii bunu herkes suni deri olarak adlandırmıyor. Deri
dediğiniz zaman, suni deri üretim olan ürünler göste-
riliyor. Bu kesinlikle yanlış bir algı yaratıyor. Biz ilk iş
olarak hakiki deriyi Türkiye’ye tanıtmayı hedefliyoruz.
Bunu da açtığımız şubeler ile pazarlama alanlarımızı
artırarak ve dergiler vasıtasıyla deriyi insanlara anlata-
rak başaracağız. Deri konusunda mevcut ön yargı ile
ilgili bir örnek vermek isterim. İnsanlar deri dendiğinde,
pahalı ve maliyetli olur, kışın soğuk yazın terletir diye
bir düşünceye kapılıyor. Bunlar tamamen yanlış algı-
lardır. Evet, bugüne kadar İtalya’dan gelen deri ürün-
ler pahalıydı. Ama artık biz üretebildiğimiz için uygun
fiyata satabiliyoruz. Sıcaklık ve soğukluk konusuna
da gelince şunu belirtmek isterim. Hakiki deri, insan
vücudu gibi nefes alıp verebilen bir malzemedir. Oda
sıcaklığını tamamen alır. Bu nedenle terleme yapmaz.
Aksi bilgiler yanlış bilgilerdir. Geçenlerde pazarlama
sorumlumuz Van’da bir müşterisine gidiyor. Kataloğu
açıp deri modellerini gösteriyor. “Hakiki deri yapıyoruz,
modellerimiz bunlardır” diye Montel’i tanıtıyor. Mağaza
sorumlusunun ilk tepkisi, “Deri koltuk burada satmaz”
oluyor. Bunun üzerine pazarlama sorumlumuz “Daha
önceden deri koltuk aldınız mı?” diye bir soru yönelti-
yor. Çok ilginçtir ki daha önceden almamış, satmamış
ve kullanmamışlar. Bu nedenle bizim ilk olarak bu deri
koltukları pazara tanıtmamız ve dağıtmamız gerekiyor.
Pazara dağıttıkça da bu ön yargıların kırılacağını düşü-
nüyorum.
“AVRUPA YÜZ YILDIR
AĞIRLIKLI OLARAK DERİ
KOLTUK KULLANIYOR”
Sizce niçin deri koltuk tercih edilmeli?
Biz yaklaşık 35 yıldır Avrupa pazarında ticaret yapıyo-
ruz. Avrupa yüz yıldır ağırlıklı olarak deri koltuk kullanı-
yor. İyi olmasa onlar bu kadar uzun zamandır kullan-
mazlardı. Aynı zamanda deri, kumaşa nazaran daha
dayanıklı ve daha uzun ömürlü oluyor. Kesinlikle daha
sağlıklı, daha hijyenik ve temizlemesi daha kolaydır.
Diğer tüm döşemelik kumaşlara göre her anlamda
daha faydalı bir malzemedir.
Birazda sizden bahsedersek genç yaşınıza rağmen
işinizle ilgili büyük sorumluluklar almışsınız. İşinizi
yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? İş hayatınız-
daki kurallarınız nelerdir?
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki ticaret tek başı-
nıza yapabileceğiniz bir iş değildir. Tamamen bir ekip
işidir. Ben aktif olarak mobilya sektörüne başladı-
ğımdan beri bu işi bilen azimli, hırslı insanlara şans
verdim. Onlarla iş yapmayı hedefledim. Ekibimi de bu
doğrultuda oluşturdum. Şu an bile mümkün olduğun-
ca en iyileri seçip, ara-
mıza katmaya çalışıyo-
rum. Çünkü o olmadan
bu işler yürümez. Daha
sonraki süreçlerde or-
ganizasyon, üretim gibi
birimlerdeki ekipleri de
toparlamak gerekiyor.
Biz burada 135 kişilik
bir ekiple çalışıyoruz. Bu
personelin sevk ve ida-
resini yapabilmek olduk-
ça zor oluyor. Bunun için
personelin kafa yapıla-
rının uyumlu olması ge-
rekiyor. Ben işin başına
aktif olarak 2011 yılında
geçtim. Yaptığım ilk iş
kadroyu gençleştirmeye
“Avrupa yüz yıldır ağırlıklı olarak deri koltuk kullanıyor. Deri, kumaşa nazaran daha
dayanıklı ve daha uzun ömürlü oluyor. Kesinlikle daha sağlıklı, daha hijyenik ve
temizlemesi daha kolaydır, her anlamda daha faydalı bir malzemedir.”
gitmekti. Hem idari anlamda hem üretim anlamında
kadromuzu gençleştirdim. Çünkü on, on beş yıldır ça-
lışan personelimiz vardı. Bunları yenilemek gerektiği-
ne inanıyordum. Taze zihinlerin daha verimli olacağını
düşünüyordum. Nitekim öyle de oldu. Şu anda da
hedefe doğru güzel bir şekilde ilerliyoruz.
Son olarak koleksiyonlarınızdan bahsedersek,
moda anlamında ne gibi ipuçları alabiliriz?
Alacağınız en önemli ipucu kesinlikle hakiki deri di-
yebilirim. Bu sene moda olacak ve hatta olmaya da
başladı. Renkler olarak taba, mavi ve grinin tonları ve
kahverengi şu anda en çok satış yaptığımız renkler
arasında. Ahşapta ise, doğal ağaç grupları satın alma
gücünün artmasıyla birlikte çoksatılmaya başladı.
Son olarak bütün üretimi A’dan Z’ye gerçekleştirdi-
ğiniz fabrikanızdan bahsedebilir misiniz?
Fabrikamız 32 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor. Bu-
nun 21 bin metrekarelik bölümü kapalı alandır. Şuan
için Türkiye’nin en büyük koltuk üretim tesisine sahi-
biz. Tüm üretimlerimizi burada yapıyoruz. 135 kişilik
bir ekibe sahibiz.




